CHP'DE YENİ İDEOLOJİ, ŞOVSAL DEMOKRASİ
- Murat AKDENİZ
- 27 Ağu 2024
- 4 dakikada okunur

Cumhuriyet Halk Partisi, yalnızca Cumhuriyeti kuran değil, aynı zamanda Türkiye'yi demokrasi ile tanıştıran köklü bir siyasi geçmişe sahip bir partidir. Ancak, günümüzde CHP'nin Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ten devraldığı bu tarihi mirası ne kadar koruduğu ciddi bir tartışma konusu haline gelmiştir. 2024 yerel seçimleri ve sonrasında yaşananlar, partinin iç işleyişinde demokrasinin eksikliğini ve uygulamalarındaki çelişkileri açıkça gözler önüne sermektedir.
Özgür Özel’in Ön Seçim Sözü ve Gerçekler
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kasım 2023'te yapılan kurultayda "Ön seçimin teminatı bir genel başkan olacağım" diyerek, partililere "Namus ve şeref sözü" vermişti. Bu sözler, partinin tabanındaki üyeler için büyük bir güven kaynağı olmuştu. Ben de bu söze güvenerek Cumhuriyet Halk Partisi Karşıyaka İlçe Başkanlığı'nda aday adaylığı açıklamamı yaparken, net bir ön seçim çağrısında bulundum. Ancak ne yazık ki Özgür Özel’in verdiği bu sözler gerçeğe dönüşmedi!
Kurultay sonrası, ön seçim söylemi terk edilerek, adayların anketler ve mülakatlarla belirleneceği söylenmişti. Ancak Karşıyaka'dan aday olarak ismi açıklanan Behice Ünsal, bu süreçlerde kesinlikle yer almadı. Ünsal’ın adaylığı, ne bir ön seçim sürecinden geçti ne de partinin demokratik ilkelerine uygun bir yöntemle belirlendi. Bu durum, partinin kendi ilkelerine ve Özgür Özel’in sözlerine ne kadar sadık kaldığını sorgulatmaktadır.
Özgür Özel’in Savunmaları ve Çelişkiler
Behice Ünsal'ın aday gösterilmesine gelen tepkiler üzerine, Özgür Özel, "Kadın aday sayısını artırdık" diyerek savunma yapmıştı. Ancak CHP içerisinde liyakat sahibi pek çok kadın aday adayı bulunurken, Ünsal’ın seçilmesi bu savunmayı boşa çıkarıyor. Ayrıca, Özgür Özel’in "Karşıyaka'daki iki yerli aileden biri" şeklindeki açıklaması, son derece ayrıştırıcı bir ifade olarak, kesinlikle kabul edilemez. Ünsal’ın babasının Karşıyaka Spor Kulübü’nün eski başkanlarından biri olmasını adaylık için bir gerekçe gibi sunmak ise ibretlik ve tam Özgür Özel’e yakışan ifadelerdir!
Behice Ünsal’ın Trajikomik Konuşması
Behice Ünsal’ın Karşıyaka Belediye Başkanlığı adaylığı, CHP’nin içindeki birçok önemli sorunu da gün yüzüne çıkarmaktadır. Hanımefendinin mayıs ayında katılmış olduğu programdaki konuşmasının linkini attı bir arkadaşım ve öyle haberim oldu bu ilginç konuşmadan! Ünsal programda, CHP’nin kadına verdiği değeri vurgularken, Karşıyaka’daki aday belirleme süreci bu söylemle ciddi bir çelişki içindedir. 2024 yerel seçimlerinde CHP’den 28 aday adayı arasından pek çok deneyimli kadın aday adayı bulunmaktaydı. Ancak, aralarında yıllarca belediye meclis üyeliği, hatta belediye başkanlığı yapmış bu tecrübeli kadın adaylar hiçe sayılarak, partiyle hiçbir ilgisi olmayan, yerel yönetim tecrübesi bulunmayan Behice Ünsal, aday olarak gösterilmişti.
Bu durum, CHP’nin kadına verdiği değerin yalnızca söylemde kaldığını ve kadın adaylara yönelik ciddi bir haksızlık yapıldığını göstermektedir. Ayrıca, Ünsal’ın aynı programda “En yüksek sayıyı aldığım için gurur duyuyorum” şeklindeki açıklaması, CHP’nin Karşıyaka’da yaşadığı sayısal ve oransal oy kayıpları göz önüne alındığında, trajikomik bir beyan olarak değerlendirilebilir. Karşıyaka’da 2019 seçimlerinde %70,8 oy oranına sahip olan CHP, 2024 yılında bu oranı %64,76’ya düşürmüştür. Bu ise, yüzde bazında yaklaşık %9’luk sayısal olarak da 20.439 oy kaybına tekabül etmektedir. Üstelik hem seçmen sayısı hem de CHP’nin Türkiye genelinde oyları önemli ölçüde yükselirken… Dolayısı ile Ünsal gurur duymak istiyorsa, 2004 yılından bu yana her seçim oylarını artıran CHP’nin, tam 20 yıl sonra Karşıyaka’da oylarını düşüren ilk başkanı olmakla gurur duyması daha yerinde olacaktır!
İşçi Kıyımları ve Sosyal Demokrasi Çelişkisi
2024 yerel seçimlerinden sonra, CHP’li pek çok belediye tarafından Türkiye genelinde toplu işçi kıyımları yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Karşıyaka Belediyesi şirketi Kent A.Ş.’den 93 işçi, maaşlarını ve diğer haklarını uzun yıllardır sürekli geç ve parça parça aldıkları için iş bırakma eylemi yaptıkları gerekçesiyle kıdemsiz ve ihbarsız olarak, 46 koduyla (hırsızlık suçunu dahi kapsayan bir çıkış kodu) işten atıldı. Bu işten çıkarmaların ardında yatan gerçek nedenin, Karşıyaka Belediyesi’nin icralık safhaya gelen borçları olduğu düşüncesi yaygındır. Tabi bir de bu emekçiler, mahkemelerini kazandıkları takdirde elde edecekleri yüksek tazminatlar ve mahkeme masrafları, vekalet ücretleri yoluyla doğması olası kamu zararını kim karşılayacak? Ayrıca, hem Personel AŞ’den hem de Kent AŞ’den bazı emekçiler beni arayarak ve bazıları dekontlarını da atarak, bu ay bile maaş ödemelerinin nasıl yapıldığından bahsediyorlar!

Üstelik, bu işçilerin durumunu düzeltmek amacıyla onları ziyaret eden ve CHP’ye de büyük zarar veren bu durumu ortadan kaldırmaya çalışan altı belediye meclis üyesinin, disiplin tehditleriyle karşı karşıya kaldıklarına dair önemli duyumlar alıyorum. Bu üyeler, partiyi de yaralayan bu tabloyu düzeltmeye çalışırken, ödüllendirilmek yerine disiplin tehditleriyle ‘hizaya getirilmek’ isteniyorsa vah ki ne vah! Oysa, CHP tarafından, sosyal demokrasi ilkelerine bağlı kalarak, emeğe saygıyı savunan ve iyi niyetli bir girişimde bulunan bu üyelere, partinin gerçek değerlerini savundukları için en azından bir teşekkür edilmeliydi!
İşçileri Attırmak İçin Güvenlikleri Çağıran Bir Genel Başkan
Özgür Özel’in, Kadın Kolları Kongresi’nde işçilerin demokratik haklarını kullanarak yaptıkları protestoya karşı güvenliklere bu işçileri dışarı atmaları talimatını vermesi, sosyal demokrasi anlayışıyla ciddi bir çelişki içinde ve tahammülsüz bir yaklaşıma sahip olduğunu göstermektedir. Bu durum, işçilerin seslerini duyurma çabasını engelleme girişimi olarak değerlendirilebilir ve partinin temel değerlerine olan inancı derinden sarsmaktadır. Ayrıca, Özgür Özel’in “Örgütün bu kadar emeğinin taçlandırılacağı bu toplantıyı mı buldunuz provoke etmek için” şeklindeki ifadesi, hem işçileri provakatör olarak gördüğünü hem de ‘Eylem’ kavramının mantığını ve amacını zerre anlamadığını açıkça ortaya koymaktadır. Oysa bu tip eylemler, kamuoyu oluşturarak baskı yaratmak ve sonuç almak amacıyla yapılır. Bu nedenle, işçilerin seslerini duyurmak için en etkili platformları seçmeleri son derece doğaldır.
Şovsal Demokrasi ve Sosyal Demokrasi Çelişkisi
Cumhuriyet Halk Partisi’nin son dönemdeki söylem ve eylemleri, sosyal demokrasiyle ve Atatürkçülükle bağdaşmayan bir çizgide ilerlemektedir. Bu durum, partinin köklü değerlerinden uzaklaştığını ve sosyal demokrasi ilkelerinden sapıldığını açıkça göstermektedir. CHP’nin Özgür Özel ile izlediği bu yol, ne yazık ki sosyal demokrasinin gerçek anlamda temsil edildiği bir yol değil, yalnızca “şovsal demokrasi” olarak tanımlanabilecek bir süreçtir. Eğer CHP, Atatürk’ün mirasına ve sosyal demokrasinin ilkelerine sadık kalmak istiyorsa, bu çelişkili söylemlerin ve tutarsız uygulamaların sahibi olan mevcut genel merkez yapısını değiştirmeli, köklü değerlerine geri dönmelidir. Aksi takdirde, partinin temsil ettiği söylenen değerler, yalnızca birer siyasi şovdan ibaret kalacaktır.
Güzel günlerde görüşmek dileğiyle...
Comments