top of page

CHP ÖZGÜR ÖZEL'İN ÇELİŞKİLERİNİ Mİ HAK EDİYOR?

  • Murat AKDENİZ
  • 13 Eki 2024
  • 5 dakikada okunur

 

Özgür Özel Lider Değil, Çelişkilerle Dolu Bir Genel Başkan

 

   Özgür Özel, CHP’nin başına geçtiği andan itibaren (Hatta, geçmeden!) yaptığı açıklamalar ve aldığı kararlarla, halkın gözünde “lider” olarak nitelendirilemeyecek bir konumda olduğunu defalarca gösterdi. Liderlik, tutarlı bir vizyon, kararlı bir duruş ve halkın güvenini kazanma yeteneği gerektirir. Ancak Özgür Özel’in çelişkilerle dolu eylem ve söylemleri, onu yalnızca bir genel başkan sıfatıyla sınırlı tutmaktadır. Bu çelişkiler, halkın ve parti tabanının gözünde güven kaybına yol açmakla kalmıyor, aynı zamanda onun gerçek anlamda bir liderlik vasfı taşımadığını da ortaya koyuyor. Kaldı ki, son dönemde yayınlanan bazı anket sonuçları da bu konuda önemli fikirler veriyor elbette.

 

  Bir yanda, sokak röportajında AK Parti seçmenine hakaretlerde bulunan D.K'nu İzmir Enternasyonal Fuarı’nda onur konuğu olarak ağırlayıp ona destek vermesi, diğer yanda ise mecliste Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı karşılarken ayağa kalkmasına dair eleştirilere, “Anadolu’da bir kahveye gittiğimizde AK Parti seçmeni “bize saygı göstermiyorsunuz diyor, bu yüzden saygı göstermek için ayağa kalktık” gibi bir savunma yapması, tamamen tutarsız bir duruş sergilediğini gözler önüne sermektedir. Bu iki olay, onun hem halk nezdinde hem de CHP içerisinde güvenilir bir lider olmasını imkânsız hale getiriyor.

 

Özgür Özel’in liderlikten uzak duruşu sadece bu olaylarla sınırlı değil. “Lider” olarak nitelendirilmek, eylemleriyle halkın saygısını kazanmayı ve toplumsal değerlerle uyumlu bir çizgide durmayı gerektirir. Ancak Özel’in, defalarca bu çizgiden saptığını da ibretle izliyoruz. Bu yüzden onu bir lider değil, yalnızca bir genel başkan, üstelik çelişkilerle dolu bir genel başkan olarak nitelemek, kanaatimce çok daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Genel başkanlık, partiyi yönetme ve kararlar alma yetkisini sağlar; ancak liderlik, kitleleri etrafında toplama, kararlılık sergileme ve sözlerinin arkasında durma yeteneğini gerektirir. Özel’in bu özelliklere sahip olmadığını birçok kez gözlemledik. Örnek vermek gerekirse;

 

Kadın Kolları Kurultayı’ndaki Sert Tepki

 

Özel’in ilk büyük gaflarından biri, Kadın Kolları Kurultayı’nda yaşanan işçi protestosuna verdiği tepki oldu. İzmir Çiğli Belediyesinde işten çıkarılan işçiler, haklarını aramak için kurultayda barışçıl bir protesto gerçekleştirirken, Özel’in güvenlik görevlilerine talimat verip işçilerin salondan çıkarılmasını/atılmasını istemesi, sosyal demokrasiyi ne denli içselleştirip içselleştiremediği ve eylem kavramının mantığını ne derece anlayıp anlamadığı noktasında önemli bir fikirler veriyor elbette! Bu olay, Özel’in işçi hakları gibi CHP’nin temel değerleriyle çelişen zihniyetini de ortaya koyuyor. Ancak Özel’in emekçilere yönelik sicili bu kadarla sınırlı değil ne yazık ki…

 

CHP’li Belediyelerdeki İşçi Kıyımları

 

Özgür Özel’in liderliğini eleştirirken göz ardı edilemeyecek bir diğer önemli konu ise, CHP’nin yönetiminde olan birçok belediyede yaşanan toplu işçi kıyımlarıdır. Seçimlerden önce işçi haklarına ve emekçilere dair verilen sözler hala hafızalarda tazeyken, Kiraz, Bilecik, Karşıyaka, Ataşehir başta olmak üzere, pek çok CHP’li belediyede büyük çaplı işçi kıyımları yaşandığına tanıklık ediyoruz. Oysa CHP, seçim kampanyaları sırasında işçi haklarını savunacağını, emek odaklı bir yönetim anlayışı benimseyeceğini taahhüt etmişti. Ancak, CHP’li belediyelerde yaşanan toplu işten çıkarmalar, partinin emek odaklı politikalarıyla tamamen çelişmektedir. İşçi sınıfına yönelik bu politikaların, seçim öncesinde verilen sözlerle taban tabana zıt olması, Özel’in genel başkanlığında, partinin tutarsızlıklarını daha da derinleştirmektedir. Özgür Özel’in genel başkanlığında bu çelişkilerin sürmesi, CHP’nin emekçilere yönelik politikalarının samimiyetini ciddi biçimde sorgulatmaktadır. Mesela ben merak ediyorum, CHP Özgür Özel ile seçimi kazanıp iktidar olsa, tıpkı belediye şirketlerinde işçilere yaptığı gibi, iktidarda da emeklilere karşı bir tutum mu izleyecek? Cevap ‘Hayır’ ise bu cevaba neden ve nasıl güveneceğiz? Zira, yerel seçim öncesi de belediye ve belediye şirketlerinin işçilerine çeşitli defalar iş güvencesi verilmedi mi? Bunlar hafızalarda ve kayıtlarda mevcut değil mi?!

(Bir başka yazıda bu konuyu da, somut verilerle detaylandıracağım)

 

Şeffaflık Çelişkisi

 

CHP, 2024 yerel seçimlerinde AK Parti veya diğer partilerden devraldığı belediyelerin borçlarını büyük şovlarla ilan etti. Belediyelerin önüne dev pankartlar asıldı, borçlar detaylı basın toplantılarıyla duyuruldu. Ancak CHP’li belediyelerde, CHP’li başkanlardan devralınan büyük borçlar konusunda aynı şeffaflık sergilenmedi. Mesela Karşıyaka Belediyesi örneği, bu çelişkinin en açık göstergelerinden biridir. Karşıyaka halkının, belediyesinin birçok il belediyesinden çok daha yüksek boyutlarda olan(!) borç durumunu bilmeye hakkı olduğu gibi, CHP’nin başka partilerden devraldığı belediyelerde sergilediği bu şeffaflık politikasını kendi belediyelerinde de uygulaması gerekirdi.

 

CHP’li belediye başkanlarının, AK Parti veya diğer partilerden devralınan belediyelerde borçları açıklarken bu durumu yalnızca bir siyasi şov aracı olarak kullanmalarının bir bumerang etkisi yaratacağını öngörmeleri gerekirdi. Zira bu büyük borçların ilan edilmesi, aynı tutumun CHP’li başkanlardan devralınan belediyelerde de gösterilmesi gerekliliğini beraberinde getirmiştir. Kendi belediyelerinin borçlarını halktan gizleyen bir yönetim anlayışı, şeffaflık ve tutarlılık iddialarını boşa çıkarmaktadır. Özgür Özel yönetimindeki partinin bu çelişkili politikası, halkın nezdinde ciddi bir güven kaybına yol açarken, partinin kendisini sorgulamasını da zorunlu kılmaktadır.

 

“Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” Tepkisi

 

Bir başka skandal, Muğla’da bir vatandaşın “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atmasına Özel’in sert bir şekilde karşı çıkması oldu. Özel, bu sloganı seslendiren vatandaşın alanın dışına çıkarılması yani oradan atılması talimatını da yine kürsüden veriyordu. Çok ama çok ilginç! Bu tepkinin, CHP’nin Atatürkçü tabanında büyük bir şaşkınlık ve hayal kırıklığı yarattığı muhakkak. Benim gibiler hariç. Zira ben ve benim gibi son dönemde bazı çelişkileri ‘konunun tarafı olarak’ yaşamış kişiler, gelişmeleri daha net ve öngörülebilir şekilde okuyor elbette. Bu konulara ‘Büyük Önder ATATÜRK’ün CHP’sine’  olan aidiyet duygumun ve CHP’de siyasete devam etmekte olan dostlarıma saygımın gereği olarak ‘şimdilik’ girmiyorum! Oysa bir genel başkan, partisinin temel değerlerine sahip çıkmalı ve halkın duygularına saygı göstermelidir. Ancak Özel’in bu çıkışı, tamamen gereksiz ve anlamsız bir tepki olarak kayda geçti. Bu, bir genel başkanın halkıyla ve seçmen kitlesiyle nasıl empati kurması gerektiğine dair ciddi bir eksikliğe de işaret ediyor.

 

Ayağının Kırılmasıyla İlgili Sığ Tepkisi

 

Özel’in ayağının kırılmasıyla ilgili üretilen komplo teorilerine cevaben röntgen görüntüsünü paylaşması, bir genel başkanın ciddi konulara nasıl yaklaşması gerektiği konusundaki sığ bakış açısını da gözler önüne serdi. Siyasetin, böylesine kişisel ve anlamsız polemiklere indirgenmesi, Özel’in genel başkanlık vasfını bile ciddi anlamda sorgulatan bir başka olay olarak öne çıkıyor.

 

“Kaybedersem Ben Kaybederim” Söylemi

 

Özel’in “kaybedersem ben kaybederim” içerikli açıklaması, sorumluluk bilincinden uzak ve adeta tek başına hareket eden bir genel başkan portresi çizdi. Bu tür bir söylemin, bir liderin partisini ve halkını temsil etme sorumluluğuyla kesinlikle bağdaşmadığı muhakkak. Siyaset, bireysel kazanç veya kayıplarla ilgili değil, kolektif başarı ve halkın çıkarlarıyla ilgilidir. Ancak Özel bu açıklamasıyla, kendi bireysel başarısını, halkın ve partinin kayıp ve kazanımlarının önüne koyduğunun farkında bile değil ne yazık ki. ‘Bağlamından koparıldı’ savunması ise ‘Lâfı güzaf!’

 

Sonuç Olarak, Bu Çelişkilerle Bir Liderlik Mümkün Değil

 

Özetle, Özgür Özel’in hem söylemlerinde hem de eylemlerinde sergilediği bu çelişkiler ve anlamsız tepkiler, ona bir lider olarak neden güvenemeyeceğimi net bir şekilde ortaya koyuyor. Halkına ve seçmenine empatiyle yaklaşamayan, sorumluluk bilincinden uzak ve partinin temel değerleriyle çelişen bu tutumlarla bir genel başkan, benim nezdimde asla güvenilir olamaz. CHP gibi köklü bir partinin, böyle bir anlayışla geleceğe taşınması ve ülkenin geleceğine olumlu katkı sunması mümkün görünmüyor. Özel’in bu tutum ve anlayışının CHP’ye zarar verdiği, partinin yerel seçimlerdeki ivmesini kaybetme eğiliminde olduğu, yayınlanan bazı anketlerde de görülüyor.

 

   Tüm bunlar ve benzeri çok daha fazla konu nedeniyle, Özgür Özel’e naçizane önerim, kendi isteği ile istifa ederek eczanesinde konsol oyunlarına devam etmesi, CHP’nin ve ülkenin önünü açması, CHP genel başkanlığına, o koltuğun ağırlığını taşıyabilecek kapasite ve entelektüel birikime sahip birinin geçmesine olanak tanımasıdır. Aksi halde, bir kurultay yoluyla bu ‘değişimin’ yine olacağını ve Özel’in çok kısa sürede parti içinde böyle bir yenilgi ile anılacağını öngörüyorum!

 

Comments


IMG_3108.jpg

Selam!

Hoşgeldin arkadaşım. Sen gelene kadar buralar hep dutluktu. Ancak gelişinle, lebiderya oldu. Neden mi? İnsan yazdıklarının bir okuyanı olsun istiyor. Eğer kendine değilse yazdıkları! Ve sen burada şu an bu satırları okuyorsan ne mutlu bana. 

Let the posts
come to you.

Thanks for submitting!

  • Facebook
  • Instagram
  • Twitter
  • Pinterest
bottom of page