top of page

SARI SENDİKALAR ÜZERİNE

  • Murat AKDENİZ
  • 20 Tem 2024
  • 4 dakikada okunur

Değerli işçi kardeşlerim ve emekçi dostlarım,

 

   Yeryüzünde insan eliyle yapılmış her şeyin arkasında sizin alın teriniz, sizin emeğiniz var. Fabrikaların çarklarını döndüren, inşaatları yükselten, tarlaları işleyen ve hizmet sektöründe çalışan sizlersiniz. Sizler, medeniyetin gerçek mimarları, toplumun bel kemiğisiniz. İşte bu yüzden, haklarınızın korunması, emeğinizin karşılığının alınması ve onurlu bir yaşam sürmeniz için verdiğiniz mücadele, insanlık tarihinin en önemli sayfalarını oluşturuyor.

 

   İşçi hareketleri ve sendikalar, sizlerin haklarını savunmak, çalışma koşullarınızı iyileştirmek ve adil ücret taleplerinde bulunmak amacıyla kurulmuştur. Ancak tarih boyunca, işçi sınıfının bu onurlu mücadelesine ihanet eden ve işverenlerle işbirliği yaparak işçilerin çıkarlarını savunmaktan ziyade zayıflatan "sarı sendikalar" da ortaya çıkmıştır. Bugün bu yazıda, sarı sendikaların işlevlerini ve mücadele yöntemlerini ele alarak, bu sendikaların işçi hareketine olan etkilerinden kısaca bahsetmek istiyorum.


   Sarı sendikalar, görünüşte işçilerin haklarını savunuyor’muş’ gibi yaparken, aslında işverenlerin çıkarlarına hizmet eden örgütlerdir. Bu tür sendikalar, genellikle aşağıdaki işlevleri yerine getirir:

 

1. Sarı sendikalar, işverenlerle yakın ilişki içinde çalışarak, işçi taleplerini bastırır ve işverenlerin çıkarlarını korur. Fransa'da 1940'larda Vichy hükümeti döneminde, bazı sendikaların işverenlerle ve Nazi işgalcileriyle işbirliği yaparak işçi hareketlerini baskıladığını okuyabilirsiniz.

 

2. Sarı sendikalar, gerçek işçi sendikalarının etkisini azaltmak, zayıflatmak için kurulur ya da dizayn edilir.

 

3. İşçilerin haklarını savunma iddiasıyla ortaya çıkan sarı sendikalar, aslında işçilerin haklarının gasp edilmesine aracılık ederler. Türkiye'de 1980 askeri darbesi sonrası bazı sendikaların kapatılması ve yerine daha işbirlikçi sendikaların desteklenmesi, bu duruma bir örnektir.

 

4. Sarı sendikaların bazı yöneticileri, sendika aidatlarından elde edilen gelirleri önceleyebilirler. Bu gibi bazı yöneticiler, aynı zamanda siyasi ikbal beklentisiyle de hareket edebilirler. Ayrıca geçmişte bazı sendikalarda gündeme gelen yolsuzluk iddialarına ve yargı kararlarına dair çeşitli kaynaklara da kısacık bir araştırma ile ulaşmak ne yazık ki mümkün!

 

   Sendikaların temel işlevi, sizlerin haklarını savunmak ve işçi sınıfının çıkarlarını korumaktır. Gerçek sendikalar, emekçilerin dayanışma içinde hareket ederek, kapitalist sistemin adaletsizliklerine karşı mücadele edebilmesini sağlar. Ancak sarı sendikalar, bu mücadelenin önünde bir engel olarak ortaya çıkar. 46 Yıl önce yapılmış ve sinema tarihimizde önemli yeri olan Maden filmi, bu durumu çarpıcı bir şekilde ortaya koyar.

 

   İşçi sınıfının kurtuluşu, işçilerin kendi çıkarlarını savunma yeteneğini geliştirmesi ve sömürüye karşı birleşik hareket etmesiyle mümkündür. Sarı sendikalar, bu birleşik hareketleri bölerek işçilerin örgütlenme gücünüzü zayıflatır. Bu nedenle, işçi sınıfı sarı sendikalara karşı da mücadele etmek zorundadır!

 

   Sarı sendikaların işçilerin haklarını savunma iddiasındaki demagojik anlatımları, işçilerin ve ailelerinin mağduriyetlerini daha da artırır. Bu tür sendikaların vaatlerine kanarak, haklarını savunabilecek gerçek sendikalardan uzaklaşabilirler. Sonuç olarak, çalışma koşulları kötüleşir, ücretler erir ve iş güvenceleri zayıflar.

 

   Demagojiden bahsetmişken, buna da somut bir örnek de vermek istiyorum. Bundan çok uzun yıllar önce bir iş yerindeki bazı işçiler, yürütülen Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerindeki tekliflere net olarak karşı duruş sergiledikleri için, işe alınış nedenleri ile bağdaşmayan işlerde görevlendirilmişlerdi. O dönem ilgili iş yerinde bulunan birkaç sendika yetkilisi sabah saatlerinde bir grup işçiyi toplayarak nutuklar atıyorlardı. “O görevlendirmelerin hepsi iptal edilecek. Size söz veriyoruz. Eğer iptal edilmezse, %100 zam da verseler sözleşmeyi asla imzalamayacağız.” Oysa aynı gün öğleden sonra ve aynı sendika yetkililerinin, sözleşmeyi işverenin teklifi doğrultusunda imzaladıkları haberi geldi. Kaldı ki, hiçbir görevlendirme iptal edilmemişti!

 

Örgütlülükten gelen gücünü, emeğin çıkarlarını savunmak için kullanmak isteyen ‘gerçek sendikaların’ mücadele yöntemleri ise şunlardır:

 

1. İşçiler, haklarını savunmak için grev ve direniş eylemlerine başvurur. 1936 yılında Fransa'da yapılan büyük grevler, işçi haklarının savunulmasında önemli bir rol oynamıştır. Son çare olmakla birlikte grev, işçi sınıfının örgütlülükten gelen en büyük gücüdür!

 

2. İşçiler, dayanışma içinde hareket ederek, işverenlerin baskılarına karşı durur. 1980'lerde Polonya'da Solidarity (Dayanışma) hareketi, işçi dayanışmasının ve birliğinin ne kadar etkili olabileceğini göstermiştir.

 

3. Sendikalar, işçilerin hakları konusunda eğitimler düzenleyerek, bilinçlenmelerini sağlar. Bilinçli işçiler, haklarını savunma konusunda daha etkili olur ve sendikal mücadeleye aktif olarak katılır. Kendi çalışma yaşamımdan örnek vermem gerekirse, ne yazık ki, 25 yılı aşkın çalışma yaşamımda, işçilerin haklarına dair bilinçlendirilmeleri yönünde sendikaların attığı hiçbir kapsamlı ve sürdürülebilir eğitim çalışmasına tanık olmadım. Neden acaba?!

 

   Bu noktada önemli bir vurgu yapmak gerekir: Toptancı bir yaklaşımla, tüm sendikaları sarı sendika olarak nitelemek elbette büyük bir haksızlık ve hata olacaktır. Bu yazıda eleştirilen sarı sendikalar, emek mücadelesini onurlu bir şekilde sürdüren gerçek sendikaların değerini azaltmaz. Emek mücadelesini dürüstçe ve kararlılıkla sürdüren birçok sendika var elbette. İngiltere'de 1970'lerde Madenciler Sendikası (NUM), işçilerin haklarını savunma konusundaki kararlılığıyla bilinmektedir. Ancak, sarı sendika kavramına uygun sendikal yapılarla da karşılaşmak her zaman olasıdır. Bu nedenle, hangi sendikaya güvenip güvenmeyeceğinize dikkatle karar vermeniz gerekir. Bu noktada elbette ciddi bir gözlem yapmalı, sendikaların söylemlerine değil, eylemlerine ve neleri yapıp yapmadıklarına bakmalısınız!

 

 

   Sarı sendikalar, işçi haklarını savunmaktan ziyade, işverenlerin çıkarlarına hizmet eden örgütlerdir. Bu sendikalar, işçi hareketini zayıflatarak, haklarının gasp edilmesine ve çalışma koşullarının kötüleşmesine yol açar. İşçi sınıfının gerçek kurtuluşu, sarı sendikalarla da mücadele edilerek ve omuz omuza bir mücadele oluşturularak emeğin sömürülmesine karşı durulması ile mümkündür. Haklarınızı savunmak için, gerçek sendikaların mücadele yöntemleri olan grev, direniş, dayanışma ve bilinçlendirme elbette büyük önem taşır.

 

   Bir soru ile yazıya son vermek istiyorum; Dünyada hala sarı sendika kavramına uyan sendikal yapılar var mı, yoksa bu sendika türü artık tamamen tarihe karıştı ve tüm sendikalar, söylemlerinde olduğu gibi eylemleri ile de emek mücadelesini yüceltiyorlar mı? Umarım gönül rahatlığı ile sarı sendikaların tarihe karıştıkları ve mevcut sendikaların misyonlarını başarıyla yerine getirdiklerini söyleyebiliyorsunuzdur.

 

Güzel günlerde görüşmek dileğiyle…

Comments


IMG_3108.jpg

Selam!

Hoşgeldin arkadaşım. Sen gelene kadar buralar hep dutluktu. Ancak gelişinle, lebiderya oldu. Neden mi? İnsan yazdıklarının bir okuyanı olsun istiyor. Eğer kendine değilse yazdıkları! Ve sen burada şu an bu satırları okuyorsan ne mutlu bana. 

Let the posts
come to you.

Thanks for submitting!

  • Facebook
  • Instagram
  • Twitter
  • Pinterest
bottom of page